İngilizce Terimler - Yirmiikinci Bölüm
Go by
(Geçmek – geçip gitmek)
To pass, to move along
She becomes smarter as time goes by.
(Zaman geçtikçe daha akıllı oluyor.)
In a moment
(hemen şimdi)
In a very short period of time, momentarily
In a moment, I’ll have the answer to this problem.
(Hemen şimdi, bu sorunun cevabını bullacağım.)
In and out
(bir içeride bir dışarıda olan - kâh içeride, kâh dışarıda –girip çıkma )
To enter and exit repeatedly
I was in and out of the office all day.
(Bütün gün ofise girip çıkıyordum.)
Let out
(bırakmak – koyuvermek – kaçmasına izin vermek)
To free to set free, to release
The teacher let out the class ten minutes early. She let us out only because tomorrow is a holiday.
(Öğretmen on dakika erken sınıfı bıraktı. Yarın tatil olduğu için bizi serbest bıraktı.)
Run away
(kaçmak – gazlamak)
To flee, to escape
She tried to run away from the thief.
(Hırsızdan kaçmaya çalıştı.)
Turn into
(-e dönüşmek )
To become
It may turn into a sunny day after all.
(Sonuçta güneşli bir güne dönüşebilir.)
Be crazy about
(-e bayılmak – deli olmak – hasta olmak)
To be enthusiastic about, to like enormously
I’m just crazy about Ali. I really love her.
(Ben sadece Ali için deli oluyorum. Onu gerçekten seviyorum.)
Be nuts about
(-in hayranı olmak - -in delisi olmak)
To be enthusiastic about, to like enormously
If you’re nuts about Sara, you should ask her for a date.
(Sara'yı delice seviyorsan, onunla buluşmasını rica etmelisin.)
For Laughs
(şaka olsun diye – eğlenmek için)
For fun, for pleasure
Why are you serious all the time? Don’t you ever do anything just for laughs?
Neden hep bu kadar ciddisiniz? Eğlence ve şaka osun diye bir şey yapmadın mı hiç?