İngilizce Terimler - Onüçüncü Bölüm
Be in line with
(genel kararlara uymak – çoğunluğa uymak )
In agreement with
All of the rules be in line with company policy.
( Tüm kurallar şirket politikasıyla uyumlu olmalıdır. )
Be on good terms with
(biriyle arası iyi olmak – araları iyi olmak)
To have friendly relations with
Let Ali talk to the teacher for you. He’s on good terms with her.
(Ali'nin senin hakkında öğretmenle konuşmasına izin ver. Öğretmenle araları iyidir.)
Bite (one’s) head off
(başının etini yemek – kızgınlıkla cevap vermek - birinin yüzüne bağırmak – kabaca konuşmak )
To answer someone angrily
Heavens! All I said was ‘’hello,’’ and George almost bit my head off! He certainly is in horrible mood.
( Aman tanrım! Söylediğim tek kelime '' merhaba '' idi ve George kızgınlıkla cevap verdi! Kesinlikle iyi değil!)
Find fault with
( -e kusur bulmak – tenkit etmek – özür bulmak )
To criticize
I don’t care for Mike Parkman’s attitude. He finds fault with practically everyone
( Mike Parkman'ın tutumu umrumda değil. Herkesi pratik olarak eleştiriyor. )
Give (one) a free hand
(sonsuz özgürlük)
To allow someone freedom of choice, to allow complete choice of action
If you want Ali to do a good job, you must give him a free hand.
( Ali'nin işini iyi yapmasını istersen, onun sonsuz özgür bırakmalısın.)
Give (one) the benefit of the doubt to
(haklı Kabul etmek – suçsuz Kabul etmek)
Assume a person is innocent rather than guilty
Maybe Ali did, and maybe he didn’t do it. I’m giving him the benefit of the doubt.
( Belki Ali bunu yapmıştır ve belki de yapmamıştır. Ben onu suçsuz Kabul ediyorum. )
(Go to bat for (someone
( Birine arka çıkmak – birinin elinden tutmak – yardım elini uzatmak )
To defend, to help someone
I got the job because my previous employer was willing to go to bat for me.From now on when someone needs help, I’ll go to bat for him or her.
( Bu işi aldım, çünkü önceki işverenim benim tarafımı tutuyordu. Şu andan itibaren, birilerinin yardıma ihtiyacı olduğunda, onu savunacağım. )